Kategori arşivi: Köşe Yazılarım

GDO  ve  NBŞ    İLE BERABER  YAŞAMAK !

       GDO  ve  NBŞ    İLE BERABER  YAŞAMAK !

(Yayın Tarihi: 30,04,2013)

 

 

    GDO :(Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar)

     NBŞ :(Mısırdan Elde Edilen Şeker )

 

  Ülkenin üreten kesimi ile tüketen kesimi arasında denge bozulduğu zaman veya devletin üreten çiftçiye gerekli desteği vermediği zaman Toplum olarak GDO ve NŞB ürünlerini tüketmek normal hale gelmektedir. Bu ürünlerin takibi ve gerekli yasal önlemleri almayanlarda ve alanlarda aynı (GDO VE  NBŞ) ürünlerden yemektedir   yani  hepimiz  aynı gemideyiz   görevimiz ne olursa  olsun.

Bu konuda  daha  önce   yazılar yazdım  ama  düşündüm de  artık  toplum yavaş yavaş  genetiği  değiştirilmiş  gıdalarla  yaşamaya  alışıyor  çünkü  çözüm  olarak sadece  medya yetkili  kişiler toplumun duymak istedikleri  şeyleri söylüyor   ve  rahatlıyor, tamam artık önlem alınıyor diyorsunuz  rahatlıyorsunuz  ama olayın  takibi konusunda  yetkililer tarafından bilgilendirme yok.

Diyeceksiniz ki  “Usta   burada  siyaset yapma” ama  gerçek  olan bir şey var  siyaset toplumda bir yaşam biçimidir, topluma da ona göre yansır  iyi  tarafıyla veya kötü tarafıyla

 

Biz aşçılar olarak  kullanmış olduğumuz gıdaları  sadece  mutfakta  en az 600  çeşittir .

Bu  gıdaların  tatlarını  ve kokularını  en iyi tanıyan  işi gereği aşçılardır.

Artık    bundan sonra   insan  vücudunun GDO  VE  NBŞ  ürünlerine nasıl uyum sağlıya bilir diye  araştırmalar  olacaktır  herhalde.

Ülkemiz  kendi ürettikleri gıdalarla  kendine bakan bir  ülke  düzeyindeydi  ama şimdi  ne halde 

( ithal şeker, ithal pirinç, ithal canlı hayvan, ithal et …v.b)

 Bu şu  demek  dışarıdan gelen  tüm  gıdalar    bu gün    GDO  ve NBŞ  Sorunları  yaşadığımız  gıdalardır

 Eskiden tarım  ülkesi olan ülkemiz  neden bu hallere düştü?

 

ŞEKER: En sağlıklı şeker,  pancar  şekeri  ama  maliyeti yüksek  buna ne gerek  devlet desteği ve teşvik gerek   toplum  sağlıklı şeker yesin  yoksa   ithal  şeker kamışına  mahkum oluyoruz  NBŞ  olarak.

 

   PİRİNÇ:Son  günlerde  GDO  lu pirinç le ilgili  haberleri okuyoruz.  Amerika’dan  gelen  GDO pirinçlere  mahkum oluyoruz  sonra   ABD nin  deney tarlalarından çıkan ve daha sonra  alman  ilaç firmasına satılan deney tarlalarından çıkan  GDO pirinçlere mahkum oluyoruz . Tarım bakanının  açıklamasına göre  pirinç üretimimiz yıllık 550.bin ton  ülkenin ihtiyacı’da  bu kadar  (kaynak: http://www.haberler.com/bakan-eker-in-gdo-aciklamasi-4532531-haberi/)

Bugün  Türkiyede  turizmin   yıllık   giriş kişi sayısı 36  milyon turist (2012)   bunun  yıllık pirinç  tüketimi en az   1 milyon 240  ton  yani   pirinç üretimimizin  2 katını misafir sayımız yiyor.Burada  olayın  ciddiyeti   ortaya çıkmaktır   kontrol kontrol .

   Ülkemizin   ihtiyacı olan ( Şeker Pancarı, Pirinç, Canlı Hayvan ve Et ) Ana gıda maddelerinin  devletimiz   tarafından  desteklenip   korunması gerekir. Bu gün Avrupa ülkeleri kendi ülkelerine    giren  gıdalara  sıkı denetim  koyuyor ve  ayrıca kendi çiftçisini  korumak için çiftçinin  üretmiş olduğu    tarımsal gıdaların  ülke dışından alımına kota  koyuyor . Bizim  ülkemizde  üretilen  gıdalar bazen  yurt dışından  geri dönüyor  içinde  sağlığa uygun olmayan  maddeler var diye.  Örnek geçen sene  Rusya ile domates  ihracatı konusunda  yasadık.     

  Ülke  olarak genç nesillerimizin   genetiği  değiştirilmiş   gıdalar  ve   mısırdan  elde edilen şeker  ürünleri yedirerek    sağlıklı   genç nesil yetiştiremeyeceğimiz   bir  gerçektir  aslında kanunlar  çerçevesinde   böyle bir sistem var ama  uygulamada  sorunlar olduğu  gerçek .

Ülkemizde en büyük sıkıntılardan  biri  uzun vadeli  gıda  ihtiyaç politikası  olmamasıdır   en az  gelecek 10 yıl   ülkemizin   gıda ihtiyacına göre   yatırım ve  çiftci’ye destek  politikası  olması gerekmektedir.   

 Ülkemizde  hangi  siyasi parti  iktidar olursa olsun  ama  hiç  bir parti diğer  partinin  politikasını  desteklemiyor. Böylece  sistem  bozulup gidiyor .

 

 Bir  vatandaş olarak   siyasi  iktidarların  topluma  hizmet  için geldiğini   anlamak  ve  yaptığı  hizmetleri  denetlemeyi  öğrenirsek  o zaman  vatandaş oluruz .

 

  İmparatorluk zamanlarında  ülkeler  arasında  savaşlar halktan  uzak  ovalarda  veya meydanlarda    ordular  arasında  olurdu,  yenilen  ordunun ülkesi  yenen  ordunun  ülkesine  vergi  ödemek  zorunda  kalır ve ülkenin  yönetimini ele  geçirirdi. Şimdi  dünya  global  olduğu için  artık savaşlar daha az  oluyor şimdi  savaşlar  gıdalar üzerinden  oluyor üçüncü  dünya   ülkeleri  diğer ülkelerin  deney tahtası  oluyor .    

2×2= 4   olmuyor  o yüzden artık  çarpana  bakmak lazım 

Sağlıklı bir yaşam dilerim.

Saygılarımla

Ramazan KIR

Executive Chef

 

DEĞİŞİMİN GÖTÜRDÜKLERİ DEĞİŞİMİN GETİRDİKLERİ!

DEĞİŞİMİN GÖTÜRDÜKLERİ DEĞİŞİMİN GETİRDİKLERİ!

(Yayın Tarihi: 27,05,2015)

 

Değişim değişimi görmeyenlerin gittiği değişimi fark edenlerin, değişenlerin kaldığı bir sistemdir.

Mutfakta değişim çok zor bir iştir mutfak şefinin düşüncelerinin yansımasıdır zorolan tarafı bu düşüncelerini üretime yansıtacak ekibin olmasıdır. 

Bu gün bakıyorsun bütün otellerde, işinde kaliteli personel sorunu var bunun pratik çözümü personel fiyatlarını artırmak olarak görünüyor ama bu kadar çok açılan otele yetecek kadar işinde kaliteli personel yok işte burada sorun başlıyor her otele düşen işinde kaliteli personel çok ama çok az, en son duyduğum belli sayıda personel bulana hemen getirdiği personelin başına şef veya müdür pozisyonu veriliyormuş. Şuan otellere operasyon bölümünde çalışan şef veya müdürlerin elaman bulmaları tamamen kendi çevresinden veya daha önce çalışmış olduğu personel bu ekibinin % 10 nu teşkiletmektedir gerikalanını dışarıdan bulmaya çalışmaktadır. İşin genel özeti bu.

Değişim burada başlaması gerekir

  • Personel sorunu

 

Turizm otelcilik okullarında okuyan öğrenciler stajyer olarak çalışıyor ama 4üncü sınıfa gelince mezun oluyor sonra onu işe almıyor, tekrar stajyer olarak 1.2.3, sınıf öğrencileri stajyer olarak çalıştırıyoruz yani okulu bitiren öğrencileri personel olarak kadromuza almamız gerekir böylece personel sorunun belli aşamada çözmeye başlarız hem ileriye dönük sistem bilinçli okumuş genç aşçı kardeşlerimiz yetişir işletmelerin stajyer politikasını değiştirmesi gerekir.

 

 

  • Kaliteli personel sorunu

 

Devletimizin turizm çalışanları konusunda kışın desteleme sistemi getirmesi gerekir.

Öneri. Kışın kapalı olan otellerde personelini kışın bırakan otellere işçinin sigortası konusu  devlet tarafında  karşılanması  ve kışın işletmelerin personel eğitim vererek sezona  hazırlanması   işsizlik  parasını maaşın  üçte birini  kadar   devlet tarafından ödenmesi veya  belli bir limit ayarlanması  bu durum  personel devamlılığı ve ekonomi anlamın dada çok faydası olacaktır  bu harcamalar sisteme dahil olacaktır.

 

 

  • Kaliteli hizmet sorunu

 

 Kalite eğitimi almış personel işletmelere kalite kendinden gelecektir.

Şimdi  personel olmadan  kalite   bekleyen   durumuna  düşüyor işletmeler.

 

Değişimin götürdükleri Değişimin getirdikleri bunlar oluyor herhalde Ama geç kalmış değiliz turizm işletme yönetici derneklerinin ve diğer kurumlar bu konuda düşüncelerini devleti yönetenlerle paylaşması ve bir noktada anlaşması gerekir.

Benim düşüncelerim bunlardır daha güzel çözüm önerileri olabilir ama bir yerden başlamazsak bu gidişle daha büyük sorunlar la karşılaşmamız çok doğal olacaktır.

 

 

 

  Saygılarımla

    Ramazan KIR

    Executive Head Chef

CEKETİNİ ÇIKARDA GEL!

CEKETİNİ ÇIKARDA GEL!

 

 

(Yayın Tarihi: 11,06,2012)

 

Siyasette yeni değim bir eleştiri oldu mu çekenini çıkarda gel diyorlar.

Bizim meslek açısından bakıldığı zaman,

Bizim meslekte o ceketi giymek ve hak etmek için yıllarımızı veriyoruz.

Ama siyasetçiye ceketi halk giydiriyor halk çıkartıyor yani ceket halkın ceketidir.

Bizim meslekte giyilen ceketi hak etmek için yıllarımızı veriyoruz ve ömür boyu taşıyoruz.

Turizm de Aşçıların dışında bizim ceketi giymek isteyen çok kişi var ve ceketi giymiş gibi konuşmak isteyen çok kişi var. Ama tecrübeleri olmadığı için ceket üstlerinde durmuyor.

Her mesleğin kendine göre zor yönleri vardır. Bir meslek sahibi olmak demek o mesleğe başladığın zaman giydiğin ceketle o meslekte usta olmuş kişinin giydiği ceket arasında fark tecrübe farkıdır.

Otelde çalışan bir aşçı yapmış olduğu yemeği günde ortalama 600 kişi yemektedir. Bu oteline göre değişir bu gün sadece Antalya da Kaştan / Gazipaşaya kadar 1735 tane otel vardır. Buralarda çalışan Meslektaşlarım her gün daha güzel nasıl yemek verebilirim diye düşünüyorlar ve hemen uygulamaya başlıyorlar, biliyorsunuz her şey dâhil çıkalı gelen misafirler Kahvaltı / Öğle yemeği / Akşam yemeği / Gece yemeği / çay saatleri / böyle devam etmektedir her yemek arası 1,5 saat olmaktadır.  

Aşçılık mesleği aynı futbol maçı gibi herkes eleştirir.Şunu şöyle yapsaydın daha  iyi olur  veya  ben  bu işi daha  iyi  biliyorum derler, tabi  eleştiri olacak yapıcı eleştirilere her zaman açık olmalıyız.

Ünlü bir fıkra var  

Ressam adayının biri yeni yaptığı resmi halk meydanına asmış ve yanına bir tahta koyarak resminin eleştirmelerini istemiş akşam olmuş ve resmini almaya gitmiş ve bir bakmış ki resmin yanında bulunan tahtada çok eleştiri almış ve morali çok bozulmuş bu durumu ustasına anlatmış ustası moralini bozma demiş yarın aynı resmi tekrar as ve yanına bir kalem koy ve şu notu yaz, “Resimde beğenmediğiniz yeri düzeltebilirsiniz” ressam adayı ustasının dediğini yapmış akşam olunca resminin yanına gitmiş bakmış resmi aynı duruyor hiç düzeltme olmamış ve ustasına durumu anlatmış ustası bak gördün mü? demiş kimse düzeltme yapamamış neden çünkü herkes zanaatkar olamaz

Onun için sorumluluk almadan risk almadan yetki sahibi olmak isteyenler lider olamazlar.

 

Saygılarımla

 Ramazan KIR  

Executive Chef

http://www.ramazankir.com

 

ALTIN KEP NE YAPTI?

ALTIN KEP NE YAPTI?

(Yayın Tarihi: 10,10,2015)

 

 

Altın kep Antalya’da değerli mutfak şeflerinin bir araya gelerek kurmuş olduğu şefler birliği derneğinin yaratmış olduğu bir markadır ALTIN KEP.

Onuncu yaşına yaklaşan altın kep yarışması turizm camiasında her sene ayrı bir ses getirmiştir ve başarısı her geçen gün artarak devam etmiştir tabiki bunun yanın dada eleştireler olmuştur. Şunu unutmamak gerekir eleştiri bizim mesleğimizin vazgeçilmez kurallarından biridir çünkü mesleğimizin sonu yoktur eleştirilerinde sonu gelmeyecektir bu çok doğal.

Yönetim olarak her zaman daha iyisini nasıl yaparız diye eleştirilere göre kendimizi gözden geçirdik her jüri üyelerini Antalya dışından ve yurt dışından getirdik daha seçici olduk yarışma sonuçlarını değerlendiren jüri üyelerinin ismini sitemizden yayınladık ve diğer yandan yapıcı eleştirilere açık olduk.

 

Altın kepin ilk yıllarından bu güne kadar baktığınız zaman her yıl yarışmacı sayısı en az 2 binden aşağı olmamıştır bu ziyaretçi sayısı değil yarışmaya katılanların sayısıdır.   ALTIN KEPİ izlemeye gelenlerin sayısı 5 binin  üzerindedir.  bunu  Anfaş  ziyaretçi sayılarından öğrene bilirsiniz.

 

Sonuç olarak ilk altın kepte yarışan ustalarımızdan çoğu çok değerli mutfak şefleri oldular belli bir süre sonra altın kepin yarışmalarında ter döktüler ve hale yönetimde aktif görevdeler.

 

Burada yarışan öncelikle turizm okulları öğrencileri mesleğimize bakış açısı değişti.  Bunu görsel olarak yarışmalarda gördüler bizde gördük ve bu kardeşlerimiz çalıştığımız otellerde bizlerin elamanları oldular. Her sene kendilerini altın kep yarışmalarını görerek geliştirerek iyi yerlere geldiler ilk yarışan kardeşlerimiz yanlarımızda ya kısım şefi yâda sou şef veya yan otelde mutfak şefidir.

 

Bunun yanında mutfaktaki değişim her zaman zordur bunun başarmanın yolu yanımızda çalışan başta çırakların ustaların ve şeflerimizin bakış açılarının değişmesidir. Bunun yolu altın kep gibi yarışmaların çok olmasından geçer.

 

Uygulama anlamında işletmelere çok iş düşmektedir. Bu gün baktığımız zaman milimalis çalışmalarda müdürleri ve işletme sahiplerinizi ikna etmek çok zor oldu. Ama bugün en küçük bir işletmeler dede milimalis uygulaması yapılıyor.   Bu duruma  gelesiye  çok değerli şeflerimizin  katkıları  çok olmuştur.  Otel açılışında  veya bir yenilik yapacağınız  zaman     malzeme aldırmak  çok  zor  oluyor bunu çoğu  şefimiz  yaşamıştır.  Bu gün milimalistin  sonu geliyor  nedeni mutfak   değişimin  süresi yeni değişimler doğasıya kadardır.

 

Her şey dâhilin daha güzel sunumunda bizlere çok katkısı olmuştur ve oluyor bu meslekte yeni değişimlere her zaman gebedir bu bir süreçtir.

 

Altın kepin ilk yılından bu yıla kadar derecelere girenlerin sayıları aşağıda belirtilmiştir.

 

ULUSLAR  ARASI ALTIN KEP YARIŞMASINDA BU YILA KADAR ALINAN  ÖDÜL SAYILARI

Birinci olan yarışmacı  Sayısı   :640

İkinci  olan  yarışmacı Sayısı: 600

Üçüncü   olan  yarışmacı Sayısı:496

Dördüncü olan yarışmacı  Sayısı:104

Onur Ödülü Alan yarışmacı  Sayısı:88

Toplam Ödül Alan yarışmacı Sayısı: 1928

Yarışmalarda Görev alan   Yurt dışından  gelen ve Antalya dışından gelen Toplan Jüri Sayısı: 328 

Kaynak: www.seflerbirligi.com   Bunu yazmamın sebebi bilgilendirmek amaçlıdır. Bizim mesleğimizde kişisel egolarımız olabilir. Ama en güzel şey bu genç kardeşlerimize mesleğimizi sevdirmek için vermiş olduğumuz hizmetin karşılığı hiçbir şeyle ölçülemez. Bu güne kadar emeği geçen tüm meslektaşlarımızı canı gönülden kutlarım.

Bu yılda VIII Altın kep yarışması heyecanını şimdiden yaşıyoruz.

13 OCAK 16 OCAKTA ANFAŞTA 

Görüşmek dileği ile

Saygılarımla

    Ramazan KIR

    Executive Head Chef

http://www.ramazankir.con

CORONA VİRÜS( COVİD-19)’TEN SONRA TURİZMİN GELECEĞİ (Yayın Tarihi:18.04.2020)

Bütün dünyayı etkileyen, yaşamı durduracak hale getiren, insanları evine hapseden bir virüs…

Tüm ülkeler kendi vatandaşını virüs etkisinden kurtarmak için gerekli  önlemleri aldı. Tabi ekonomik gücüne göre. Önlemleri en iyi alanlar doğal olarak en az  hasarla kurtulan olacak. Bu konuda, bir vatandaş olarak  bilgim var.

İnşallah en kısa zamanda  ülkemiz ve  tüm dünya kurtulur, derin bir nefes alırız .

 

Turizmde 40 yıldan beri çalışan biriyim.   Düşüncelerimi  sizinle  paylaşmak istiyorum.

Bu virüs, turizm hizmet sektörünü çok radikal değişiklere  zorlayacaktır. Bu kaçınılmaz bir gerçek…

Turizmde yiyecek & içecek olarak her şey dahil hizmeti vermekteyiz  son 31  yıldır.     Bu virüs, en çok her şey dahil sistemini etkileyecek hatta ortadan kaldıracak gibi görünüyor. Artık yeni konsept çalışmaları yapılmak zorundadır. Tamam, şu an kimse dışarı çıkmıyor virüsten dolayı. Ama internet üzerinden iletişim, hem   toplantılar hem de eğitimlerle devam edebiliyor.

Benin naçizane fikrim , turizm konusunda   uzman  olan   kuruluşlar   ve    turizm yöneticileri  sanal ortamda  görsel   toplantılar  yapıp  virüsten sonra turizme    nasıl  yön vereceklerine karar  vermelidirler. Bunun iş veren-işçi boyutu tartışmalı, gerekli destekler için turizm bakanına iletilip, gereken  devlet  desteğini alıp, en az hasarla bu durumdan  kurtulmalıyız.  

 

Benin şahsi önerilerim:

 

  1. Her şey dahil sistemi kalkmalı, Alakart sisteme geçilmeli Ülkemizde oteller 1988’e kadar alakart sistemde çalıştı. Şu an ülke olarak gastronomide  geldiğimiz nokta ile, bunu hem teknik ekipman hem  personel olarak  yapabiliriz. Her şey dahil sisteminde yetişen personel açısından zor gibi görünebilir ama küçük değişikliklerle bunu yapabiliriz. Değerli  mutfak şeflerimizin  kısa bir eğitimi ile  bunu aşacaklarına  inanıyorum. Krizlerle savaşmadan, çalışmadan, yeniliklere açık olmadan, bu krizi yenemez ve ekmek yiyemeyiz  bu bir gerçek…
  2. Konaklamalar, küçük bungalov tipi veya kamp yapma alanı gibi olabilir. Ama her şekilde kişiye özel yemek ve hizmet  olmak  zorunda gibi  görünüyor.
  3. Turizm bakanlığı tarafından bir bilgi bankası oluşturmalı. Otel sahipleri, yöneticileri, yönetici dernekleri, acenteleri, otel çalışanları virüsten sonra nasıl bir turizmin olmasını istediklerine dair fikirleri toplayabilirler. Sadece bir mail adresi ile de olabilir bu. Toplanan görüşler birleştirilerek en çok hangi fikirler ön planda ise, ona göre bir kamuoyu oluşturulur.

 

Bu yazıyı yazmamın sebebi, bu konuda hiçbir yazıya  rastlamamış olmam. Birkaç  müdür arkadaş  küçük  notlarla sanal ortamda yazıyorlar. Benim düşünceme göre, değerli yönetici  arkadaşlarım fikirlerini yazmalarıdır. Bakın 31 yıldır her şey dahilin ekmeğini yedik. Artık yeni konseptlerin oluşması için, yeterli  turizm tecrübemiz var. Bu 31 yılda binlerce otel yapıldı, bu aynı zamanda binlerce  tecrübeli yönetici var demek unutmayalım. Bilgi ve deneyimlerimizle ışık olursak, bu krizi birlikte atlatırız sevgili sektör arkadaşlarım, meslektaşlarım.

 

Ne demiş Nazım Hikmet;

“Çocuklar inanın inanın çocuklar

Güzel günler göreceğiz güneşli günler

Motorları maviliklere süreceğiz

Güzel günler göreceğiz güneşli günler”

 

 

 

Saygılarımı sunarım

 

Ramazan KIR

Executive Head Chef

Gastronomi Yazarı

Mutfak Danışmanı

 

http://www.ramazankir.com

 

 

YEMEKLERDE BAHARATIN ÖNEMİ !

                  (Yayın Tarihi: 08,08,2011)

Yemeklerde baharat kullanmak; yemeğin tadının alınmasında da ,tadını kaybetmesinde de etkili olan  en önemli faktörlerden biridir.
Baharat konusundan bahsetmeden önce beslenme konusunda birkaç şeye değinmek gerek…
Toplumların beslenme konusunda fazla seçenekleri yoktur.Yaşamış oldukları doğal çevreye göre beslenme şekli biçimlenmiştir. Ülkemizde İç Anadolu bölgesinde yaşayan kişilerin , Karadeniz  bölgesinde yaşayan kişilerle  farklı beslenme şekillerine sahip olması gibi. Ülkemizde baharatın en çok üretildiği ve yemeklerde en yüksek oranda baharat kullanan bölge bilindiği gibi Güney Doğu Anadolu bölgemizdir.Bu bölge kendisine yakın olan  Arap yarımadasının  yemek  kültüründen de etkilenmiştir.
Baharatlar birer bitki türü olmanın yanında yemeklerde toz ,hatta kimi zaman tane olarak kullanılır.
Gelelim  şimdi  baharatların  yemeklerde kullanım şekilerine…
 

 

1.Kırmızı  etlerde baharat kullanımı
Toplumumuz ,kırmızı eti en az tüketen toplumlardan biri. Kırmızı et,
damar oranı en yüksek olan et grubudur.Tabi kırmızı et,pişirimine en
çok dikkat edilmesi gerekenlerin başında gelir. Kırmızı eti pişirmede
halkın 2 türlü yöntemi vardır: haşlama veya ızgara.
 Izgara pişirme şekli: Izgara olarak pişen etlerde  en önemli sorun sert olmalarıdır. Bunun nedeni ette bulunan damarların  çok olmasıdır. Bunu en iyi şekilde pişirmek için etin bir gün (hatta bazen 2 gün) önceden uygun baharatlarla marine edilmesi gerekir.
Kırmızı etler için marine sosu: 1 kg. kırmızı  et,1 çay bardağı kuru soğan suyu,1 çay  kaşığı kimyon,1 çay kaşığı kekik (kuzu eti olursa),1 çay kaşığı taze çekilmiş karabiber,1 yemek kaşığı tuz,1 çay kaşığı kırmızı  toz biber,1 çay bardağı sızma zeytin yağı, 4  diş ezilmiş sarımsak
Bu reçetede baharatların aynı oranda olmasının sebebi; pişen her etin(kuzu,dana),kendine has kokusunu yüksek oranda baharatla marine ederek kaybettirmemektir.
Haşlama olarak pişirme  şekli: Kırmızı etlerde pişirme şekillerden biri de haşlamadır.
Malzemeler: 1 kg. kırmızı  et ,1 adet kuru soğan,1 adet küçük boy havuç,1 adet defne yaprağı,4 adet tane karabiber,1 çay kaşığı tuz,3 lt. su
Tencereye konan suyun içine  et ve tuz hariç diğer malzemeler konur ve ocak yakılır. Kaynamaya  başlamadan önce  üzerinde bulunan köpüğü alınır,kaynama başlayınca altı kısılır,tuzu atılır ve tuz attıktan sonra tekrar köpüğü alınır.Kısık ateşte pişmeye devam etmesinin nedeni; etin içinde bulunan damarların hızlı ateşte kendini sıkıp,pişince de sert düşmesini engellemektir.Eğer kısık ateşte pişmeye devam ederse, etteki damarlar kendini sıkmadığı için kendine has aromasını daha rahat salar ve etin daha lezzet olmasını sağlar.Haşlama sırasında eğer baharat atılırsa etin lezzetini yakalayamazsınız ve etin pişme sürecinde azalan suda,atılan baharat daha ağır kokar.
Toplum olarak et ve tavuk yemeklerinde sarımsağı da kullanmayı tercih ediyoruz fakat sarımsağın baskın kokusu yemeğin tadını almamıza engel olur.
 
 
2. Kümes hayvanlarında  baharat  kullanımı
 

 



 
et  kısa sürede marine olur.Bunun  nedeni de; bu etlerde damar oranının çok az olması
ve etin yumuşak olmasıdır. Bu tür etlerde kullanılan marine sosları da  hafif olur.
Örneğin; kırmızı etlerde soğan suyu kullanabilirsiniz çünkü asit  oranı yüksek olduğu için,
kırmızı ette bulunan yoğun damarlara  daha çok etki yapar ve çabuk pişmesini sağlar.
Fakat  kümes hayvanlarında soğan suyu ağır koku yapar.Çünkü  beyaz et zayıftır ve soğan
suyundan çabuk etkilenir.Bu nedenle soğan suyu kümes hayvanlarında kullanılmaz.
Kümes  etler için  marine sosu: 1 kg. beyaz et,1 çay  kaşığı kimyon,1 çay kaşığı taze çekilmiş karabiber,1 yemek kaşığı tuz,1 çay kaşığı kırmızı  toz biber,1 çay bardağı sızma zeytin yağı, 4  diş ezilmiş sarımsak
Haşlama olarak pişirme şekli: Kümes hayvanları eti haşlamalarında dikkat edilecek en önemli unsurlardan biri ağır ateşte  haşlanmasıdır.
Malzemeler: 1 kg. kümes hayvanı eti ,1 adet kuru soğan,1 adet küçük boy havuç,1 adet defne yaprağı,4 adet tane karabiber,1 çay kaşığı tuz,3 lt. su
Kümes hayvanlarını haşlamada da; su kaynamaya başladıktan sonra köpüğü alınır ve altı biraz daha kısılır.Bunun nedenlerinden biri şudur:Hızlı kaynayan su çabuk buharlaşır ve su oranı azaldığı için  haşlama olmaz.Yavaş haşlamada   suyun içinde  bulunan et  kendini sıkmaz ağır ağır pişer,haşlama doğru bir şekilde olur .
Haşlama yaparken konulan suyun  miktarı  önemlidir. Sağlıklı bir haşlama yapılması için,haşlanan et miktarının 3 katı oranında olması gerekir. Çünkü haşlama suyunun en büyük özelliği; haşlanan etin kokusunun olmasıdır.
Not: Köyde yetişen kümes hayvanları, hareketli olduğu için damar oranı yüksektir.Pişirme ve marine süreleri  daha uzun olur.
 

 

3. Deniz mahsullerinde baharat kullanımı:
Önemli Not : Pişmiş balığa hiçbir zaman limon sıkılmaz.
Nedeni de;limonun asit  oranı ve kokusu yüksek ,balık etinin
kokusunun hafif olmasıdır. Limon kullanılırsak,balığı yerken
önce limon ekşiliğini daha sonra balığın lezzetini ve kokusunu
alırız. Yani limonun arkasına balığı saklamayalım
Deniz mahsulleri eti,çeşit olarak  kırmızı etten  ve kümes hayvanlarından çok  fazladır. En çok kullanılan  deniz mahsullerinde baharat kullanımını birkaç  örnekle anlatacak olursam;
 Alabalık: Alabalık,tatlı su balıklarından olup diğer deniz balıklarına nazaran kokusu daha hafiftir. Atılan baharat oranının az ölçüde olması gerekir. Balıkları  marine ederken; içine  defne yaprağı, bir dilim  limon, 2 dal  dere otu,sızma zeytin yağı, az tuz kullanılması, en  ideal marine şeklidir. Bu marine balığın piştikten sonra kendi kokusu ve lezzetinden başka kokuları (ağır baharat kokusu) olmasını önler.Balıklarda sinir olmadığı için  asit oranı yüksek marina kullanmak doğru olmaz.
 Somon:  Besin değeri çok yüksek ve yağlı bir tatlı su balığıdır. Yumurtasındansa kırmızı  havyar elde edilir.
Etinin rengi, pembe renge benzer.Izgara pişirme yaparken,suyunu çabuk salan  pişirme  şekli doğru yapılmasa  tatsız bir  balık etine  benzer.Bu nedenle somon ızgara  pişirmede, doğru pişirmesini  bilmek gerekmektedir.
Kömür ızgarada pişirmek, lezzet açısından çok faydalı olur. Size kömürde ızgarada  pişirme şeklini basit bir şekilde  tarif edeyim:
Kömür ızgara hazırlama : kömür ızgara  iyice yandıktan sonra üzeri kürekle düzeltilir, ızgaranın her tarafı eşit düzeye getirilir.Üstüne önceden yanmış  ve sönmüş kömür tozu  dökülerek ince bir tabaka oluşturulur ve üstüne kömürün ızgarası temizlenerek konur.
Balık atılmadan önce ızgara çok az açılıp ızgaranın demiri kontrol edilir.Demir tam ısınınca, artık balığı  ızgaraya  atma  zamanı  gelmiştir.
Somon balığı  hazırlanışı: Temizlenmiş olan balık  içi ve dışı iyice yıkanır.Daha sonra kağıt havlu ile içi ve dışı kurulanır.Hiç su kalmaması gerekir,aksi takdirde balık ızgaraya  yapıştır.İçine  ve dışına az miktarda tuz atılır. Balık önce una batırılır,çıkarıldığında elle  unu çırpılır, daha sonra zeytin yağına  batırılır. Yağdan çıktıktan sonra biraz havada tutulur.Yağı iyice süzülen balık,daha  önceden hazırlanmış olan ızgaraya konur.Balığı doğru pişirmenin kuralı;pişmeye başladıkça beyazlaşan balığın beyazlığı yarısına gelince balığın diğer yüzünü çevirmektir.Diğer yarısı da çevrilen yüzde pişeceği için balık sadece 1 kere çevrilerek pişmiş olur.Olması gereken de budur.
 Levrek: Deniz balığıdır fakat denizde kurulan çiftliklerde yetiştirilen levrekler daha çok kullanılır.Levrek , beyaz etli balıklar grubuna girmektedir.Izgara ve buğulama şeklinde pişirilen bir balıktır.Marinesinde kullanılması gerekenler: dere otu,sızma zeytinyağı,defne yaprağı,çok az limon . Taze kekik de az miktarda  kullanabilirsiniz.
Palamut: Palamut yağ oranı yüksek bir balık deniz balığıdır.Genelde ızgara olarak pişirilir.Marinesinde diğer balıklarda kullandıklarınızı kullanabilirsiniz.
Hamsi:Hamsi,Karadeniz yöresine ait bir balık türüdür.Vitamin oranı çok yüksektir.Genelde mısır ununa batırılarak  tavada pişirilir.Hamsinin koku oranı,diğer balıklara göre orta düzeydedir.Baharatın az kullanılması gerekir. Yüksek kokulu baharat balığın kendine has kokusunu kaybeder.
Hamsi balığı, en küçük balıklardan biridir.Taze ve günlük yenilmesi gerekir. İyi  korunursa,buzda bekletilirse 3 güne kadar taze kalır.
Bütün pişen balıklarda balığın iç ve diş temizliği çok önemlidir.Dış temizlik pullu balıklarda daha önemlidir.Özenli yapılmalıdır.İç temizlikte;balığın karın kısmında bulunan zarı çıkarılıp, içindeki kanının temizlenmesi gerekir.Aksi takdirde çok kötü bir koku verir ve balığın kokusunu kaybetmesine neden olur.
 Kalamar: Deniz mahsulleri içinde en sert eti olan canlılardandır.Marinesi doğru yapılmazsa doğru tat alınamaz.Marinesi için halka olarak doğranır .
Marinede kullanılacak malzemeler: 1 kg kalamar halka,1 adet defne yaprağı,1 yemek kaşığı  yemek sodası veya 1 adet sıvı sade soda,1 adet limon,1 çay kaşığı tuz.
Kalamarın sert damar yapısı nedeniyle 1 gün marinede bekletilmesi şarttır.Pişirme şekli,genelde tavada olur.Dolması da yapılır.Kalamar tava marine edildikten sonra sostan çıkarılıp yıkanır,kurulanır.Una batırılarak kızgın yağa atılıp kızartılır.Pişen kalamarların yağı süzülür,yeşillik ve tarator sos ile servise sunulur.
“DENİZDEN BABAM ÇIKSA YERİM”  DER İNSANLAR .
  DENİZLERİ TARLA GİBİ KULLANIRSAK NE YİYECEĞİZ ACABA !
 
Saygılarımla
Ramazan KIR
Executive Chef

v:* {behavior:url(#default#VML);} o:* {behavior:url(#default#VML);} w:* {behavior:url(#default#VML);} .shape {behavior:url(#default#VML);}

/* Style Definitions */ table.MsoNormalTable {mso-style-name:”Normal Tablo”; mso-tstyle-rowband-size:0; mso-tstyle-colband-size:0; mso-style-noshow:yes; mso-style-priority:99; mso-style-qformat:yes; mso-style-parent:””; mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-para-margin-top:0cm; mso-para-margin-right:0cm; mso-para-margin-bottom:10.0pt; mso-para-margin-left:0cm; line-height:115%; mso-pagination:widow-orphan; font-size:11.0pt; font-family:”Calibri”,”sans-serif”; mso-ascii-font-family:Calibri; mso-ascii-theme-font:minor-latin; mso-fareast-font-family:”Times New Roman”; mso-fareast-theme-font:minor-fareast; mso-hansi-font-family:Calibri; mso-hansi-theme-font:minor-latin;}

 

AYNA DAKİ GÖRÜNTÜ

/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:”Normal Tablo”;
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-priority:99;
mso-style-qformat:yes;
mso-style-parent:””;
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin-top:0cm;
mso-para-margin-right:0cm;
mso-para-margin-bottom:10.0pt;
mso-para-margin-left:0cm;
line-height:115%;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:11.0pt;
font-family:”Calibri”,”sans-serif”;
mso-ascii-font-family:Calibri;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-fareast-font-family:”Times New Roman”;
mso-fareast-theme-font:minor-fareast;
mso-hansi-font-family:Calibri;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;
mso-bidi-font-family:”Times New Roman”;
mso-bidi-theme-font:minor-bidi;}

“Ayna” insanın kendisini en iyi gördüğü cansız cisimdir.

(Yayın Tarihi: 11,06,2012)

Aynaya bakmak aslında bir hesaplaşmadır. Kendinin ve karşı tarafın olduğu yerdir.
Gelin beraber aynaya birde farklı bakmaya çalışalım
1: İnsanlara ne kadar faydam oldu bu gün diye aynaya baktığında ne göre biliyorsun tabi ilk önce insanlara ne kadar faydam oldu diye hesaplamaya başlıyorsun ve istemeyerekte olsa yapmış olduğun kötü davranış varsa onun da hesaplayıp iyilikten kötülüğü çıkartıp elinde kalan iyilik senin aynadaki görüntün o oluyor.
2. Turizmde yıllardan beri devamlı kaliteli personel ve kaliteli yönetici sorunu çözülemiyor neden acaba yıllardan beri uğraşan insanların hepsinin yaptığı yanlış olabilirimi yoksa paylaşımda çok kazanıyım az vereyim deyip daha sonra nasılsa kaliteli personel sorunu var deriz. Aynaya baktığımız zaman sorunun kaliteli personel demi paylaşım damı daha net göre biliriz.
3: Çalışan ve çalıştıran sorumlular sorumluluklarını yerine getirmeyip boş ver deyip görevini yapmasa aynaya baktığı zaman sonuç olarak neyse aynada aynısını görür
4. Gıda üreten firmalar sağlıklı ve hijen açısından doğru üretim yapıyor mu yoksa kiremit tozu, Kemik tozu, Süt tozu, At eti, Eşek eti, Domuz eti sayamadığım bir sürü sahtekârlık yapıp satıyorsa aynaya bakıp vicdanen kendini incelesin. Ne görüyorsa o
Toplum olarak Tarımsal ve hayvansal gıdalarımızı kendi ülkemizde üretmesek ihtiyaç eksiği kadar farkı ihtiyaç olarak topluma yedirirler daha sonra ayna yâda bakmazlar ama aynada kendine bakarken gerçek kişilikleri elbisenin altında hep durur.
KISSA DAN dan HİSSE
Osmanlı zamanında 3 mahkûm işledikleri suç tan dolayı 40 kırbaç cezası alırlar gardiyan
1 Nolu mahkûma sorar 40 kırbaç cezan var der ama kırbaçlamadan önce bir istek hakkın var ne istersin diye mahkûm sorar 1 adet yastık isterim der ve yastık gelir mahkûm yastığı sırtına bağlar ve 40 kırbaç vurulur sırtına yastık parçalanır azda olsa yastığın faydasını görür.
2 Nolu mahkûma sıra gelir oda düşünür 2 adet yastık alır ve yastığın birini göğsüne ve birini sırtına bağlar ve gardiyana şöyle der hem sırtıma hem göğsüme vur der ve 40 kırbaç vurulur yastıkların faydasını daha fazla görür 1 onlu mahkûma göre
 
3 Nolu mahkûma sıra gelir oda düşünür ve şöyle der 1 Nolu mahkûmu ön tarafıma bağlayın 2 nolu mahkûmu arka tarafıma bağlayın der istek olarak ve dediği yapılır 40 kırbaç vurdurur ama 3 nolu mahkûma bir şey olmaz
Kim nerede olmak ister? Kimin nerede olmasını ister?
 
 

EN YAKIN AYNAYA BAKIN

Farklılıklarımız yaptığımız iş ile sınırlıdır.
 
 
Saygılarımla
Ramazan KIR
Executive Chef
 

EĞİTİM ŞART !

 

YÖNETİCİ OLMAK ÖĞRENMENİN BİTTİĞİ ÖĞRETMENİN BAŞLADIĞI YERDİR.

(Yayın Tarihi: 13,05,2012)

Turizmde kaliteli personel eksiği kadar kaliteli yönetici eksiği vardır.

Bunun başlıca nedenlerinden biri yöneticiler kendini iyi yetiştirmeden yönetime talip olmasıdır veya yönetici olmasıdır.

Bir yönetici olarak öz eleştiri yapmamız gerekmektedir.

Bir yönetici adayı kendini iyi yetiştirmesi gerekmektedir. kendini iyi yetiştirmeyen yönetici olduktan sonra artıköğrenendeğil öğretendurumuna geçtiği içino zamanakadarne öğrendiyseonu biliyordaha sonraöğrenmedurumuçok zor oluyorçünkü öğreten durumuna geçtiği içinbunun için profesyonel işletmelerdurumunfarkına vardığı içinyöneticilerinineğitim seviyesiniyükseltmek içinprofesyonelkuruluşlardan( Yönetim berilerini geliştirilmesi eğitimi)aldırmaktadır.

Bu konuda turizm bakanlığının da Araştırma ve eğitim genel müdürlüğü Tarafındanistek üzerineotellerdeeğitim vermektedirbuçok yararlıeğitimlerdirbu konularda çok deneyimliuzman personeli bulunmaktadır.bakanlığınböyle değerli hizmetleri için teşekkür etmek lazım

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI

Araştırma ve eğitim genel müdürlüğününsektöre verdiği eğitimler

a: Yöneticilerin eğitici olarak yetiştirme kursu

b:Kişisel gelişimsemineri

c:Yiyecek yönetimi(Mutfak) Bölümü iş başı eğitimi

d: Yiyecek – içecek servis kursu

e:Kat hizmetlerikursu

f:Önbüro eğitimi

Eğitim deinsanlar gibigelişenve devamlı kendini yenileyen birsistemdiryapılan hizmetingelişmesine görekendini yenilemektedir.öğrenecek olaninsanlaraulaştı mı görevini yapmış oluyorturizmmesleğiher zamaninsanahizmet olduğu içinistek ve talepleregöredeğişmektedirbunun en açık örneğiturizm dehizmetörnekleri( odakahvaltı- yarım pansiyon.Tam pansiyon-Her şey dahil- ultra vbdiyeçeşitlilik artmaktadır .

Yukarıda belirttiğim turizmhizmetbölümlerindehepsinin ayrı eğitim alması gerekirgörünüştehepsi bir gibigörüne biliramabiralakartrestorantayemek yiyenmisafirehizmet eden personelleher şey dahildeçalışan personelaynı göreviyapma şansı yokturçünküher şey dahildeçalışanvebu sistemde yetişen personelinnasılalakartbir restoranta hizmet verecektabi bu bir örnekbunudaha çeşitlendirebiliriz.Her şey dahil sistemde yetişen birpersonelindiyer hizmetleridoğru yapa bilmesi içineğitim alması gerekmektedir .Bu açığı ancakeğitim alarak kapatılabilir.

BU EĞİTİMLER NASIL ALINACAK?

Kıyıotellerin%90ıkışınkapalıveeğitimiçinmüsaitotel işletmeleri vedevlet desteği ileeğitim yapılabilirhem otellereğitimli personelekavuşurhem debu turizme hizmet kalitesi olarakgeri döner. Turizm çabuk gelişen bir dumansız sanayidir ama aynı orantıda yetişmiş elaman yetişmemektedir çünkü ALTI AYDA 1000 KİŞİLİK BİR OTEL YAPABİLİRSİN İHTİYAÇ OLAN 3/1 PERSONEL 300 KİŞİYİ ALTI AYDA YETİŞTİRMEK İMKÂNI VARMIDIR? Tabi yoktur ama 6 ayda personele eğitim verilip daha deneyimli bir personelle işe başlamış olursun bu ancak devlet ve işletme arasında yapılan bir anlaşma ile olabilir böylece TURİZMDE KAZANILAN TURİZME DÖNE BİLİR.Hizmet kalitesini artırırülkemizindövizihtiyacının%90turizm gelirleriileülkemizegirmektediramane yazık kibilinçli bir turizmkalkınma planı yokturbu1980 yılından beribirkalkınma planı veiktidarlar tarafındanuygulanan birplanımız olsaydı bu gün 20 €oda satmak zorundakalmazdık.

İyi yöneticiler yetiştirdikleri elamanlarla ölçülür

Saygılarımla

Ramazan KIR

Executive Chef

TEDARİKCİ GIDA FİRMALARININ SATIŞ ELAMANLARI KONUSUNDA EKSİKLİKLERİ !!!

                        (Yayın Tarihi: 27,03,2012)

Turizmde gıda satış firmaları önemi çok büyüktür yenilen ve içilen gıdalar diye ayıra biliriz. Gıdaların tüketici firmalara otellere ve restoran vb. yerlere satış yapmaktadırlar.
Firmaların altın kurallarından bir kaç tanesini hatırlatmak gerekirse ;
A: Doğru imalat
B:Doğru satış politikası
C:Doğru elaman politikası
Gıda firmalarının tanıtım ve pazarlama konusunda en büyük eksikleri satış elamanları, satmış olduğu gıdayı tanımıyor tanıyorsa da sadece birkaç özelliğini biliyor.
Bu genellikle firmaların %80 ‘inde aynı . Bu konuyu yazmamdaki neden işimizin gereği devamlı karşılaşıyor olmamız.
Firmalar üniversite mezunu ağzı laf yapan birini bulduğunda eline bir çanta tamam
Ne sattıkları malzemeyi tanıyorlar nede konuşmasını biliyorlar konuştukları zaman işe hakim gibi görünmeye çalışıyorlar .
Burada amaç onları eleştirmek ve basit görmek değil yaptıkları işle yetersiz kalıyorlar
Olması gereken gıda firmasının, satış elamanlarının satış yaptıkları gıda ile ilgili eğitim almalarını sağlamak.
Bu gıda firmalarının zorunlu yapmaları gereken görev olması gerekir
Bir de olaya şu açıdan bakmak lazım, satılacak gıdanın satış elamanına gelesiye kadar ne aşamalardan geçiyor bunun maliyet hesabı ne kadar ?
Satış elamanın maliyeti ne kadar ? Genel maliyetin % kaçına bedel ?
Tüketici açısından baktığın zaman alınacak gıdaların veya yeni ürünlerin özelliklerini satış elamanı tarafından verilen bilgi kadar oluyor sonuç bu .
Tabi satış yapmak için verilen bilginin doğru olup olmadığı demo denemelerinde ve kullanmaya başlayınca ortaya çıkıyor .
Tüketici firma açısında şöyle bir durum çıkıyor
Gelen gıdanın alım aşamasında Satış Elamanı ,Mutfak Şefi, Gıda Mühendisi ve Depocu oluyor
Gıda teslim alma kuraları ISO 22000 kurallarına göre alınıyor . Bu durum da satış elamanı karşısında bulunan ekibin deneyimi satış elamanının işe hakimiyetini ve kalitesini ortaya çıkarmaktadır .
 
 
Bilgi sahibi olmayanların standart lafları var (Hiç bir yeden şikayet almadık. Tek sizde sorun çıktı. Siz sorun çıkarıyorsunuz. Ben ilk kez sizde karşılaştım bu sorunu. Beyefendi siz bu işten anlamıyorsunuz vb) .
Bilgi yetersizliğinden ve verilen yanlış bilgiden dolayı gıda firmalarının Pazar payını ne kadar etkiliyor ? Bunlarla devamlı karşılaşıyoruz.
En önemli etkende firmalar hakkında ön yargı oluşuyor bilgi eksikliğinden veya verilen yanlış bilgiden dolayı.
Rekabet sistemi ortadan kalkıyor tekelleşmenin önü açılıyor .
İşin kolay tarafı varken yani satış elamanlarını eğitmek ve doğru bilgi sahibi olmasını sağlamak daha kolay olur diye düşünüyorum.
O zamanda şöyle bir sorun çıkıyor. Gıda firmaları “Kardeşim ben eğitim veriyorum adam daha sonra çıkıyor “ diyorlar buda doğru ama bu her işte olan bir risktir.
Burada amaç üreten ve tüketenlerin arasında köprü vazifesi gören satış elamanlarının daha bilgi sahibi olmalarıdır.
 
Sevdiğim bir sözle konuyu bitirmek istiyorum .
(BİLGİ SAHİBİ OLMADAN YETKİ SAHİBİ OLMAK ) Üretici ve tüketici firmaların en büyük gördüğü zarardır.
İyi bir sezon geçirmek dileği ile
Saygılarımla
Ramazan KIR
Executive Chef
 

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINA OTELCİLİK VE TURİZM MESLEK LİSELERİNDE GERİ DÖNÜŞÜMSÜZ ÇALIŞMA!!!

    (Yayın Tarihi: 11,02,2012)

Turizm okullarının kuruluş sebebi yetişmiş elaman ihtiyacını karşılamak için açılmış okullardır.
Uzun yıllardan beri turizmde çalışan biri olarak bu konuda rahatsızlığımı dile getirmek isterim.
İlk önce doğru olanı tarif edelimde yanlış uygulanan durumda ortaya çıksın.
DOĞRU OLAN UYGULAMA!
1980 yıllarda otelcilik ve turizm eğitim merkezi vardı (OTEM) ben oradan mezunun 8 Aylık eğitim verilirdi. Bunun dört ayını otelde staj yapardık dört aynıda okulda ders görürdük kurs bittikten sonra staj yaptığımız otel stajyerlerin iyilerini seçer kendisi işe alır geri kalanını diğer oteller işe alırdı . Bugün bizim zamanımızda (OTEM ) mezunu olanların çoğu Mutfak şefi. F.b müdürü. Servis Müdürü. Operasyon Müdürü Genel Müdür oldular. Sonuç olarak o zaman yetişen öğrenciler turizmim içinde kaldılar . Oteller için yetişmiş elaman ihtiyacı karşılanmış oldu 1988 yılına kadar .
Not: 1980 yıllarında okulla otel arasında yapılan sözleşmede staj yapan öğrencilerden işe alma zorunluluğu vardı . Otel stajyer beğenmese alma zorunluluğu yoktu ama yardımcı elaman alacaksa stajı bitmiş öğrenci alma zorunluluğu vardı yoksa dışarıdan yardımcı elaman alamazdı.
Turizm 1988 yılından itibaren hızlı bir şekilde gelişti ve bu artışın karşısında yetişmiş elaman ihtiyacı da o orantıda arttı. Bunun yanında yabancı yatırımcılar otellerini açarken yönetim kadrosunun belli bir kısmını yurt dışından getirdi. Bizlerde onların yanında yetiştik yabancı Mutfak şefleri. F&b Müdürleri Genel Müdürler on seneye yakın böyle devam etti daha sonra yurt dışında çalışmış ve kendini yetiştiren Türk olan yönetim kadroları otellerin yönetimini devralmaya başladılar. On seneye yakın geçiş dönemi oldu. Türk yöneticiler yabancı yöneticiler gibi profesyonel yönetemediler . İşlerine gelen kısmı alıp onu uygulamaya başlayınca iyi doğum yapan Türk turizmi iyi üremedi bunun bedelinde 25 milyon € oluk otelleri 20 € satmaya başladık ucuz turizm cenneti olduk hep kazanan gelen misafir oldu bizde 10 sentin peşine düştük neyse biz turizm okulları konusuna gelelim.
 
BU GÜNKÜ UYGULAMA:
Otelcilik ve turizm meslek liseleri açan otel işletmeleri: Gurup otellerin bazıları kendi otelcilik ve turizm meslek liselerini açtılar milli eğitim bakanlığına bağlı olarak.
Amaç kendi işletmeleri için yetişmiş elaman ihtiyacını karşılamak için okullarından yetişen öğrenciler kendi otellerinde staj yaparak eğitimlerini tamamladılar eğitimi biten öğrenciler kendi otellerinde görev almaya başladılar kendi okullarında yetişen gençlere gelecekte otel yönetimini devredecek şekilde sistem kurulmuş oldu.
Turizm için yetişen gençler turizm içine dahil olacak çok güzel bir şey olması gereken bu.
Milli eğitim bakanlığına bağlı Otelcilik ve turizm meslek liselerinde yapılan bir yanlış uygulama söz konusu.
Otelcilik ve turizm meslek liselerinde okuyan genç kardeşlerimiz okul yönetimi tarafından seçilen otellere staj amaçlı öğrenci gönderiliyor bunu gönderirken işletme ile okul arasında bir sözleşme söz konusu bu sözleşmeye göre öğrenciler staj görevlerini yerine getiriyor buraya kadar çok iyi hem işletme hem de okul yönetimi öğrencinin güvenliği ve rahat bir staj yapması için bu sözleşme şart.
Yanlış uygulama:
 
a) Otellerde staj yapan öğrencilerin 4 yıllık okulları bitince oteller bu öğrencilerin çok az miktarını işe alıyor.
b):Neden çünkü okullarda 1,ve 3 sınıfa kadar olan öğrenciyi stajyeri standartlarına göre alıyor böylece kısır bir döngü oluşuyor.
c): Öğrenci 4 yıl okuyor tam işe başlayacak işletme onun yerine yeni stajyer alıyor mezun olanı yeni giren stajyer engelliyor.
d): Bu durum böylece dönüp duruyor turizm de yardımcı elama ihtiyacı olarak yetişen çocuklar böylece her yıl okuyanın % 10 o kadar öğrenci turizme dahil olabiliyor. Geri kalan %90 öğrencide farklı işlere yönleniyor .
e): Yani işin özü Milli eğitim bakanlığı bu uygulamaya bir dur demesi gerekir yoksa GERİ DÖNÜŞÜMSÜZ ÇALIŞMA! Olarak devam etmektedir.
 
 
UYGULANMASI GEREKEN: Milli eğitim bakanlığı otelcilik ve turizm meslek liselerin de okuyan genç kardeşlerimiz için okul ve işletmeler arasında yapılan sözleşmeye stajyer isteyen işletmelere aşağıdaki şartları konması gerekir .
1:her yıl aynı öğrencileri gönderme zorunluluğu olması gerekir
2: 4 yıl aynı işletmede staj yapan öğrenci okulu bitince o işletmede tam yardımcı elaman durumuna gelir.
3: İşletmelere okul bitiminde elinde buluna stajyer sayısının staj bitiminde % 10 nu işe alma zorunluluğu getirerek.
4: Bunu okul ile işletme arasında yapılan anlaşmaya konması gerekir
5 yıl gibi kısa bir sürede turizmde kalifiye elaman sayısı artar turizm için yetişen öğrencide turizme dahil olmuş olur
 
Her yıl yapılmakta olan uluslar arası altın kep aşçı yarışmasında 1500 yakın otelcilik okulları ve üniversiteden öğrenci kardeşlerimiz yarışmakta ortaya çok güzel bir çalışma çıkmaktadır bunun yanında bu okullardan mezun olan kardeşlerimiz bu GERİ DÖMÜŞÜMSÜZ ÇALIŞMA SİSTEMİNDE GERİ DÖNMEMEKTEDİRLER!
 
Bir insanın ülkesine ve mesleğine katkıda bulunması gerekir bunun yaş ve bulunmuş olduğu görevle alakası yoktur
EN İYİ YÖNETİCİ AŞAĞIDAN YUKARIYI GÖRENMİDİR YOKSA YUKARIDAN AŞAĞIYI GÖRENMİDİR Nerden bakmak lazım!
 
Saygılarımla
Ramazan KIR
Executive Chef